Kulüplerimizin zorlu bir süreçten geçtiği şu dönemde yönetici pozisyonundakiler çok akıllı davranmak durumunda. 

 

Bir aile, bütçesi ile orantılı olarak yaşar. Mutfak masrafı, kira, giyim kuşam, eğitim ve eğlence harcamaları bütçeyi aştığı zaman sıkıntı olur. Borç başladığı zaman o evin huzuru kalmaz.   Kulübü yönetenler de aynı sorumluluk ile davranmalıdır. Şan şöhret uğruna olmayan paralarla yapılan transferlerin sonunda kulüplerimizin geldiği nokta ortada. Yöneticiler sadece devlete olan borçlardan dolayı sorumlu tutulduğu için kulübün geleceğini düşünmeyenler, sportif başarılar için durumu içinden çıkılması  çok zor hale getirdiler.   Basketbol meşakkatli bir spordur ve basketbolcular değerlidir. Ancak bu değer, olanaklarla sınırlı olmalıdır. Aksi halde sezon bittiğinde kalan borçlar, kulübün geleceği üzerinde bir ipotektir ve yöneticilerin bu tabloyu yaratmaya hakkı yoktur.   Türk Basketbolu yakın zamana kadar TBF, sponsor, İDDAA gelirleriyle Lale Devri yaşadı, paralar hesapsızca harcanıp çar-çur edildi. Yabancı oyuncular başka ülkelerden istediği paranın 2-3 katına transfer edildi. Artık Lale Devri geride kaldı, gerçek yöneticilik devri başladı.   Kulüplerin kendilerini yönetemediği bu aşamada federasyonun mali kriterleri devreye girmeliydi, TBF'yi yönetenler ise kulüplerin çıkmaza gireceğini düşüneceği çekincesiyle bu konudaki kararı erteledi. Oysa kriterler gelecek sezondan itibaren uygulanmak koşuluyla açıklanmış olsaydı, olumlu etkilerini şimdiden görmeye başlayabilirdik.  

Sonuç olarak kulüplerde karar vericilerin sorumluluk bilinciyle hareket edip sorunları daha da büyütmemesini diliyoruz. (Basketfaul)